DEVAK - Tanıtım Broşürü

61 ödevlerle eylem planını hayata geçirip, bunu gözlemlediğinde de yeni şeyler öğreniyor. Bazen kişi kendisini sabote etse de bunu fark ettiğinde düştüğü yerden kalkıyor. Sürecin ilerleyen aşamalarında sadece kendisine değil, çevresindekilere de faydalı olabiliyor. Bu yapıcı ve pozitif felsefe bireye, aileye, şirkete ve toplumun geneline faydalı oluyor. Bunu görmek beni her zaman çok sevindiriyor. Probleme değil çözüme; geçmişe değil geleceğe odaklı olan bu yaklaşım ileriye, yani amaca yöneltiyor kişiyi. Koçlukta “Neden?” sorusu yerine “Nasıl?” sorusu soruluyor. “Neden bu olmadı?” diye geçmişe bakmak değil, “Nasıl yaparsın?” diye geleceğe bakıp çözüm üretmek söz konusu. Çözüm de tek değil elbette, birçok çözüm arasından seçiyor danışan. Bu nedenle kendisini çok boyutlu, pozitif ve zengin hissediyor. Danışanla gelişen bu çok özel bağda mahremiyet ilkesi de çok önemli. Grup veya takım koçluğunda ise öğrencilerle bu uygulamayı yapma fırsatım olduğunda fark ettim ki kişiler arasında öyle bir akış oluyor ki uçuşan duygular ve fikirler sonunda belli bir zemine oturuyor. Gündelik hayatta bulunamayan çözümler grup dinamiği sayesinde bulunuyor, yepyeni uygulamalar gelişebiliyor. Daha evvel birbirlerini tam anlayamadıkları için iyi iletişim kuramamış olan katılımcılar grup çalışmasında daha şe af, içerikli ve güvenli bir iletişim kurma şansı buluyor. Buna aracılık edebildiğim zaman çok mutlu hissederim kendimi. Üniversite öğrencisi gençlerle yaptığım bu aktivitelerden her daim tazelenmiş, yeni ve aydınlık düşüncelerle çıkarım. Ümidim artar. Bu nedenle karşınıza böyle bir uygulamanın parçası olma imkânı çıktığında bir şans vermenizi öneririm. Ben koçluğun ne olduğunu daha iyi kavradığımda, genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak çalıştığım şirketlerde son on senedir zaten koçluk yaptığımı fark etmiştim çünkü insanlara kaynaklarının neler olduğunu göstermiş ve kendi kararlarını durumlarına göre alabilme özgürlüğü tanımıştım. O günlerde bu farkındalığa varmamı sağlayan da çok sevgili bir dostum olmuştu. Daha sonra diğer yakınlarım da bende aynı şeyi gözlemlediklerini ifade ettiler. Ben, soru sorup daha iyi anlamak için iyice, kesmeden, sonuna kadar dinliyormuşum. Bunu ben de anımsıyorum. Öyle dinlerdim ki sanki karşımdakiyle bütünleşip “o” olurdum. Dinlemek; sadece kulağımla değil, tüm bedenimle dinlemek, karşı tarafın duygusunu içimde hissetmek, duygu durumuna eşlik etmek. Koçlar danışanın gündeminde kalıp, iç görü kazanmak için derinlemesine dinlediklerinde ve konuları açmak için, anlamak için güçlü sorular sorduklarında, onlara çok değerli bir hediye sunarlar. Koçluk alanlar için unutulmaz bir armağandır bu, çünkü birisinin zamanını ve tüm dikkatini alabildiğini gören danışan aradığı anlamı kolaylıkla bulur. Hayatta “anlam” bulmak ve buna hizmet eden davranışlarda bulunmak kadar keyifli ne vardır? Bu yolculukta temel taşımız is değerlerimizdir. Koçlukta önce danışan, koçu ile kendi öz değerlerini keşfeder ve sonra da bu temel farkındalığı içine sindirir ve harekete geçer. Genç olanlarımız veya genç kalanlarımız için çok önereceğim bir seyahattir bu. Manzarası da menzili de güzel ve anlamlıdır kanımca. Gülsün Gürsel “Bir Koçun Eli Değerse” adlı kitabımdan derlenmiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=